5 Mart 2011 Cumartesi

Otomotiv Sektörü Rekora Doymuyor


2008 krizi sonrası toparlanmaya başlayan ekonomi ile beraber alım gücünün tekrar yerine gelmesi sonucu 2010 yılında artan otomobil satış rakamları aylık bazda 2011'de rekorla beraber devam etti.

Hem binek hem hafif ticari araç satışlarında ortaya çıkan tabloya göre Türk tüketicisi; vergi indirimleri, uygun kredi koşulları ve elbette alım gücünün normalleşmesiyle beraber otomobil satın almak için ciddi bir bütçe ayırıyor. Artan benzin ve motorin fiyatlarının araba satışlarına rakamsal olarak negatif  bir etkisi gözükmezken dizel motora sahip araçların oranı ise rekor seviye olan yüzde 61'e çıktı. 

Otomatik şanzımanlı araçlara da ilginin arttığı otomobil pazarı için önümüzdeki ayların da satış açısından umutlu geçeceğini düşünüyorum. İlk 2 aylık veriye bakarak bu sene de rekorun gelip gelmeyeceğini sorgulamak belki kehanette bulunmayla eş görülebilir ancak satışlardaki bu artış seyrinin bir anda dip yapacağını düşünmüyorum. 

Dizel motorlu araçlara olan ilginin en büyük nedeni, araçların yakıt masraflarının benzinli araçlara göre daha ekonomik olduğu gerçeğidir. Bu yüzden çevreyi daha az kirleten elektrikli araçların da vergi teşvikleriyle çok satabileceği, bunun da gelecek adına düşünülmesi gereken bir durum olduğu aşikar. Bu uğurda Renault Fluence ve benzeri tüm elektrikli araçlar devlet tarafından vergi aracılığıyla teşvik edilerek, uzun vadede hem otomotiv sektörüne yeni bir heyecan getirebilecek hem de gelecek nesillerin daha temiz bir dünyada yaşayabilmeleri sağlanacaktır. 

2 yorum:

  1. Burak Demirtas,

    Aklima takilan bir soruyu sizinle paylasmak istiyorum. Elektirik ile calisan (hybrid) araclarin turkiye de yayginlasmasini Turkiye'nin elektrikuretimi acisindan nasil degerlendirmek gerekir. Malum, barajlar ve hidroelektrik santralleri cevreciler tarafindan, aslinda sadece cevreciler de degil doga sevgisi bulunan herkez tarafindan siddetle elestirilirken, boyle bir yatirim nasil bir etki yaratir? Mutlaka petrole olan ihtiyacin dusmesini de bu denkleme koymak gerekir ancak sizce de bir sure sonra nukleer enerji ihtiyaci dogmayacak mi?

    Saygilarimla

    YanıtlaSil
  2. Dediğiniz gibi Türkiye elektrik ihtiyacını karşılamada kendi kendine yeterli olamıyor. Hatta Deloitte'ın (http://goo.gl/lLXvC) yaptığı araştırmaya göre ekonomisinin de büyümesiyle beraber tüm enerji ihtiyacı katlanarak artmaya devam edecek. Öte yandan otomobillerin şu an ihtiyaç duyduğu petrol türevleri fosil yakıtlarda da Türkiye, yer altı kaynakları bakımından çok zengin olmadığı için ihtiyacının büyük bir oranını ithal ediyor ve ihraç eden ülkelere bağımlı hale geliyor.

    Bu yüzden Türkiye, eğer sanayileşme oranını yükseltmek, hizmet sektörünü daha üst noktalara çekmek ve tabii ki tüm bunlarla beraber kapitalist yaşam tarzının sosyal hayatta yer edinmesini istiyorsa, enerji sorunlarını çözmesi gerekmektedir. Burada önemli bir şekilde üzerinde durulması gereken konular geleceği yok etmemekle beraber, hem yenilenebilir enerji kaynaklarına başvurmak hem de uzman ellerce nükleer enerjiye kapısını açmaktır.

    Böylece hem enerji üretiminde hem de otomobil gibi fosil enerjiyi birebir tüketen durumlarda elektrikli araçların da gelmesiyle beraber karbon salınımlarında ciddi düşüşler yaşanacak, bu da dünyamızın geleceği için umut kapılarını aralayacaktır.

    YanıtlaSil